Insanoğlunun ilk zamanlardan beri merak duyduğu önemli hadiselerden biri de ana rahmine düşmeden önce çocuğun cinsiyetini belirleyebilme istegi olarak karşımızda durmaktadir. Insan gibi komplike bir varlığın varoluş hadisesi ile birlikte merak duyduğu konuların başında gelen vakalardan biridir bu aynı zamanda. Ilk zamanlarda erkek ve kadın arasındaki toplumsal denge yeni bir hayatı dünyaya getirebilme gücü ile yakindan ilişkili idi. Erkeğin ve kadının cinsel hayatlarındaki rolü tam olarak bilinmediği için ilk toplumlar anaerkil şekline bürünmüş bir yapıdan oluşmakta idi. Bu yapıya göre kadın egemen bir yaşam tarzı hakimdi ve kadının sözü erkeğe göre daha geçerliydi. Çünkü kadın , gebe kalıp yeni bir çocuk dünyaya getirdiği için daha değerli bir varlık rolündeydi. Kadınların , istedikleri erkeklerle birlikte olmaya hakları vardı bu ilkel kominal toplumlarda. Avcılık ve toplayicilik çağlarında ise erkek , kadın ile olan toplumsal rolünü eşitledi ve daha da ileri götürerek bir adım öne geçti. Erkeğin , avcilikta kadına nazaran daha başarılı olması , onu toplumsal denge açısından lider konuma getirmiş oldu. Bu değişimin gerçekleşmesinde erkeğin kas ve kol kuvvetinin etkisi yadsınamaz. Bu yüzden erkek , toplumsal yaşamda gücün simgesi konumuna yükseldi ve ataerkil toplumların serpilip gelişmesinde öncü oldu. Bu toplumlardaki doğacak olan yeni nesilin , eskisinin mirasçısı olduğu yönündeki düşüncelerinden dolayı daima erkek olması dileği hakim idi. Bu düşünce yapısının kör ettiği toplumlardan birisi olan Arap Yarımadası ‘ndaki insanlarda Cahiliye Dönemi diye adlandırılan zaman diliminde doğan kız çocuklarının diri diri toprağa gömüldüğü olgusu ile karşılaşmıştır. Öyle ki doğum yapan eşleri suçlar nitelik kazanarak , erkeğin hiç bir suçunun olmadığı düsturu ile yakından ilişkilidir ancak eğer X ve Y kromozomlarinin kendilerinde olduğunu bilselerdi , nasıl bir davranış içinde bulunacakları merak konusu olurdu sanırım. Geçmişten günümüze dek kadını ikinci plana iten bu yaklaşım , aslında alışkanlıkların kolay kolay bırakılmayacak bir gerçeklik olduğunu yansıtmaktadır. Çünkü kadınların günümüz modern toplumlarında daha yeni yeni ikinci sınıf vatandaşlıktan kurtulduklarini söyleyebiliriz. Fakat bu kurtuluş yerini evrim geçirir niteliğe bırakmıştır. Türk Toplumunda, kız çocuklarının , evlenip başka bir insanla hayatını birlestirecek olmasından dolayı mirastan men edilme gibi bir gayretle karşı karşıya olduklarını söylemek gerekir. Bu gayreti gösteren anne – babalar , aslında erkek egemen toplumlarda erkek çocuğu beklentisinin hakim oldugu psikolojik bir hafızanın temsilcileri gibidirler.
DOĞACAK OLAN BEBEGIN CINSIYETINI BELIRLEME YÖNTEMLERİ
Gecmisten günümüze erkek bebek isteyen toplumlar , aslında insanda bu konuyla ilgili yöntemlerin bilimsel olarak araştırılmasına vesile olmuştur.
Geçmişte, erkek çocuk sahibi olmak için kafa yormuş nice teorisyenler ortaya çıkmıştır. Bir teoriye göre testisi bağlayarak ilişkiye giren kimseler erkek çocuk sahibi olabilmekteydi. Hiçbir bilimsel temele dayanmayan bu teoriyi geçmiş toplumlarda elbette deneyen bir çok insan olmuştur fakat yine de doğanın dengesi açısından bu tipteki adımları atarken daha dikkatli davranılması gerekliliği unutulmamalıdır. Halk arasında da her zaman olduğu gibi ilginç bulunan konularla ilgili söylentiler kulaktan kulağa yayilabilmektedir. Daha çok sebze , meyve ve hayvansal gıdaların tüketimi konusuyla alakalıdır ve doğruluğu ispat edilmiş değildir.
NORMALDE CINSIYET NASIL BELIRLENIR
Doğal döngü içerisinde bakıldığında erkekte döl diye tabir ettiğimiz hücrelerde X ve Y kromozomlari bulunmaktadır. Kadın yumurtasinda ise X kromozomu vardır ve kadının , bebegin erkek ya da kız olması ile ilgili hiç bir fonksiyonu bulunmamaktadır. Cinsiyeti belirleyen spermler, kadının yumurtlama dönemini kapsayan zaman aralığında yumurtaya girmelidir. Spermler çok hassas olduğundan çoğu zaman yumurtaya ulaşamadan ölür ve döllenme işlemini gerceklestiremez. Döllenme adımını tamamlayan sperm eğer X kromozomuna ait ise bebek kız olarak dünyaya gelir.
Eğer yumurtaya ulaşmayı başaran kromozom Y olursa ve döllenme olgusunu bu kromozom gerçekleştirirse o zaman bebeğin cinsiyeti erkek olur.
BILIMSEL YÖNTEMLER NELERDIR
Shettles Yöntemi diye tabir edilen uygulamaya göre şöyle bir düşünce hakimdir. X kromozomu daha ağır ama bir o kadar da güçlüdür ve yumurtaya ulaşırken Y kromozomuna oranla daha yavaş ilerler. Y kromozomu ise daha hareketlidir ve çıktığı andan itibaren çıta misali en yüksek hıza ulaşır fakat dayanıksız olmasından dolayı ani bir şekilde ölür. Bu yöntemin önerisi, zamanlamayı erkek ya da kız bebek isteyen ailelere göre kurgular. Buna göre aile kız bebek istiyorsa , doktorlar tarafından kadının yumurtlama dönemi çeşitli testlerle ortaya çıkarılır ve o tarihe göre cinsel birleşme gerçekleştirilirken annenin yumurtlama döneminden bir kaç gün önce yapılmalıdır. Bu şekilde daha hızlı hareket eden Y kromozomu yumurtanın oluşacağı bölgeye ulaşsa bile yumurta olmadığı için döllenme işlemi gerçekleşmez ve Y kromozomu ölür. X kromozomu ise zaten ağır ve dirençli olduğundan , yumurtlama işleminin gerçekleşeceği alana ulaştığında yumurtayı bulur ve içine girmeyi başarır. Bu yöntemin ortaya koyduğu istatistiğe göre başarı oranı yüksektir.
Diğer bir yöntem ise BABY CHOICE diye ortaya konulmuştur. Bu yöntemin ana teması erkekte X ve Y kromozomunun yoğun olduğu tarihlerin saptanması ile başlayacak olan süreçte annenin , yumurtlama döneminde bazı spermlerin geçişine onay verirken bazılarını ise red etmesidir. Bunda kadının belli zamanlardaki elektriksel akımının etkili olduğu gözlemlenmiştir. Bundan sonrasinda uygulanması; gereken hangi anda, hangi kromozomun kabul edilip red edilmesi ile ilgili yapılması muhtemel tahmin analizleridir. Bu analizlere göre annenin zamanı ortaya konulur ve belirlenecek olan tarih aralıklarında cinsel birleşme gerçekleştirilir. Bu yöntem esnasında kimyasal madeler ve ya ilaçlar kullanılmaz. Her şey doğanın dongusune uygundur. Zaman ile kabul-red arasında bir ilişki söz konusudur.
Son olarak bahsedecegimiz teknik Çin Takvimi’dir. Çin , binlerce yıllık geleneği olan köklü bir uygarliktir. Gerek sağlık alanında bulduğu tedavi edici yöntemlerle , gerekse toplumsal alandaki tecrübesiyle gerçekten büyük bilgi birikimini barındıran bir uygarlığı temsil eder. Çinliler , bebek cinsiyetinin belirlenmesi sorununu es geçmemiş ve kadının yaşı ile bebeği doğuracağı ayı baz alarak cinsiyet tahmininde bulunmuştur. Bu takvim uygulanırken kadında , herhangi bir araştırma yapılması vs gibi hiç bir bilimsel veri ile ilgilenmemistir. Sadece tarihe göre kiz ya da erkek olacağı tezini ileri sürmüştür. Bu tezin doğru olup olmadığı anne adaylarının hangi bebeği dünyaya getireceği ile doğrudan ilişkilidir. Bu sorunun cevabı onlardadir.
* Yorumların Onaylanması İçin Türkçe Yazım Kurallarına Dikkat Edin!